
Atasözleri Üzerine
Doç. Dr. Birol Azar
Atasözleri Üzerine
Uzun bir hayat tecrübesinin sonucu olarak ortaya çıkıp ortak kabule dayanan bireyler üzerinde yaptırım gücü olan kısa, hikmetli, özlü sözler olarak tanımlanan atasözleri, bireyle-birey, bireyle-toplum arasındaki ilişkileri düzenleyen bireylerin toplumsal kurallar içerisinde kalmasını ve hareket etmesini sağlayan anlaşmazlıkları, çatışmaları bireysel durumdan alıp ataların tanıklığı ve kanıtlığına bağlayan sorunu kollektif boyuta taşıyarak tarafsız bir alanda daha önce denenmiş çözüme kavuşturulmuş bir olayın sonucuyla çözüme kavuşturan adalet terazisidir. Öyle etkili bir türdür ki birçok sorunu mahkemeye taşımadan, herkesin üzerinde rızaya dayalı yaklaşımıyla sorunu daha başından atalar nezdinde onlardan alınmış derslerle çözüme kavuşturup toplumsal refahın devam etmesinde çok önemli bir misyona sahip halk edebiyatının bugün canlılığının koruyan ve sürdürebilen nadir türlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Geleneksel yaşamın devam ettiği zamanlarda ve yerlerde birçok soruna çözüm yolu sunan atasözleri aynı zamanda toplumların hayatı anlamlandırma çabasının sonunda ortaya çıkan keskin, hikmetli sözler olarak tabiri caizse Kuran’ın içinde değil ama yanında yer alacak kadar etkili ve değerlidir. Bu kadar önem atfedilen atasözlerinin muhteviyatına bakıldığında birbirlerine zıt gibi görünen birçok konuyu işlediklerini görmek de bu türün yapısından mı yoksa toplumların farklı zaman ve mekânlarda aynı soruna farklı/zıt çözüm sunmalarından mı kaynaklandığı fikrini akla getirmiyor değil. Neden aynı toplumda “ Damlaya damlaya göl olur” ile “ taşıma suyla değirmen dönmez” veya “ iyi insan lafın üstüne gelir” ile “ iti an çomağı hazırla” gibi benzeri çok görülen birbirine zıt atasözleri aynı anda bulunur. Açıklaması elbette sosyolojik ve toplumsal psikoloji açısından yapılabilir. Bu zıtlıkları toplumdaki çarpık hayat anlayışı, yozlaşma, çürüme gibi bağlamı göz ardı ederek izah etmek eksik ve yanıltıcı olacaktır.
Çok sık kullandığımız birbirinin zıddını ifade eden atasözleriyle sizleri baş başa bırakıp neden ve niçinlerini iç dünyanızda sesli olarak düşünmenizi ve görüşlerinizi beklediğimi ifade ederek örnekleri sıralıyorum:
Bir elin nesi var iki alin sesi var/ nerde çokluk orda b….k
Fazla mal göz çıkarmaz/ azıcık aşım ağrısız başım
Kervan yolda düzülür/ balık baştan kokar
Söz gümüşse sükut altındır/ sükut ikrardan gelir
Harama uçkur çözülmez/ güzele bakmak sevaptır
İki gönül bir olunca samanlık seyran olur/ iki çıplak bir hamama yakışır
Eşeğe altın semer de vursan eşek yine eşektir/ ye kürküm ye
Eğri otur doğru söyle/ doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
Düşenin dostu olmaz/ dost kara günde belli olur
Ava giden avlanır/ atın ölümü arpadan olsun
Erken kalkan yol alır/acele işe şeytan karışır
Birlikten kuvvet doğar/ körler sağırlar, birbirilerini ağırlar
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır/ lafla peynir gemisi yürümez
Gün ola harman ola/ perşembenin gelişi çarşambadan bellidir
Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol/ hocanın dediğini yap, yaptığını yapma
İyilik yap denize at/ merhametten maraz doğar
Yüzü güzel olanı değil huyu da güzel olur/ yüzü güzel olanı değil huyu güzel olanı sev
Akıl akıldan üstündür/ aklın yolu birdir
El elden üstündür/ alet işler el övünür
Acı patlıcanı kırağı çalmaz/ yaşın yanında kuru da yanar
Zorla güzellik olmaz/ zora dağlar dayanmaz
Öfke baldan tatlıdır/ öfkeyle kalkan zararla oturur
İşleyen demir ışıldar/ insan yedisinde neyse yetmişinde de odur
Fazla mal göz çıkarmaz/ azı karar çoğu zarar
İnsan kıymetini insan bilir/ insanoğlu çiğ süt emmiş
Eski dost düşman olmaz/ güvenme dostuna saman doldurur postuna
Harama el uzatılmaz/ üzümü ye bağını sorma
Bu gibi örnekleri çoğaltmamız mümkün. Anonim bir tür olan atasözlerinin kollektif bir bilincin temsilcisi olması dolayısıyla dokunulmazlık gibi bir zırhının olması bu türü ayrıcalıklı bir yere koyuyor.
Avrupa’da bazen folklor teriminin karşılığı olarak da kabul edilecek kadar değerli görülen bu tür incelendiğinde kültürel yolculuğumuzdaki insanın kendini, olayları, tabiatı, yaratıcıyı anlamlandırma süreçleri daha net görülecek farklılaşan anlamlandırmalar da kültürel kırılmaları bize verecektir.
Görüşümüzü desteklemek, zenginleştirmek, kabul edilmesini sağlamak, sorunları çözmek gibi durumlarda atalardan yardım istemek tecrübenin mayalanmış en demli haliyle günümüzde kullanılmasını sağlamaktır.